– Bu aralar dünyada çok popüler iki şey var: Biri fidget spinner, diğeri Ed Sheeran‘ın şarkısı Shape of You. Fidget spinner modası nerden çıktı bilmiyorum ama bizim evde olan bir şeydi. Babam almış, elinde çevirip duruyordu. Yine de kendi fidget spinner’ım olsun istediğim için bir tane de ‘glow in the dark’ özellikli olanından aldık. Shape of You da aşırı popüler oldu. Her yerde çalıyor, sürekli dinliyoruz. Ayrıca Singing Dentist’in bir yorumu var ki beni çok güldürüyor. İzlemediyseniz buraya tıklayıp bakabilirsiniz.
– Bir de ev yapımı oyun hamuruna taktım. Yeni bir şey değil aslında ama annem uğraşmak istemediği için biz hiç yapmamıştık. Sınıf arkadaşlarım konuyu tekrar gündeme getirince, ben de girdim mutfağa. İnternette bir sürü tarif var. Siz de henüz yapmadıysanız deneyin derim. Hem yapması çok kolay, hem de güzel saklanırsa uzun süre kurumuyor.
– Okulda su hakkında çalışmalar yapıyoruz. Suyu boşa harcamamanın önemi, kuraklık, ileride çıkabilecek su savaşları vs. ile ilgili konuşuyoruz ve poster hazırlıyoruz. Bir de buraya tıklarsanız izleyebileceğiniz videodaki çocuk şarkısını ezberledik. Bu süreçte şarkıyı o kadar çok dinledim ve söyledim ki evdekiler de “Water, water, water, water…” diye dolaşıyordu. Durumdan bizde kalan Arzu da nasibini aldı. Okulculuk oyunumuzda şarkıyı ona da öğrettim.
– Heyecanla beklediğim bir film vardı: Lego Batman. Gösterime girdiği cuma okuldan döner dönmez gitmek istiyordum fakat cumaları resim okulum olduğundan gidemedim. Bu yüzden biraz ağlamış olabilirim. Annem de cumartesi sabahı ilk seansa gidebileceğimizi söyledi. Sabah Arzu’yu uğurlayıp erkenden sinemaya gittik. Filmi çok matrak bulduk ve aşırı beğendik. Gerçi ben dublajlı olmamasını tercih ederdim ama bu haliyle de başarılıydı. Biz sinemadayken Lara ve Banu aradı, Akasya‘ya geliyorlarmış. “Görüşelim mi?” diye sordular. Film bitince buluştuk ve öğleden sonrayı da birlikte geçirdik.
– Ertesi gün Elif’in Zorlu Funloft‘ta doğumgünü partisi vardı. Deli gibi eğlendik, hepimiz ter içinde kaldık. Bir türlü ayrılmak bilmedik. Parti bitti, biz ekstra krediler yükleyip oynamaya devam ettik. Cumartesi üstü pazar tam benlik iki gün oldu. 🙂
– Hafta içi Turkcell‘in Zeka Küpü projesi kapsamında öğrencilere dağıttığı temel maker ve kodlama kitiyle epey vakit geçirdim. Böyle bir şey düşünmeleri ve bizleri geleceğin dili olan kodlama ile tanıştırmayı amaçlamaları çok güzel bir düşünce. Kitten çıkan malzemelerle kendi robotumu yaptım fakat yapmakla kaldım. Çünkü robotumu kodlayabileceğim program sadece android tabanlı ve bizdeki bütün aletler IOS. Programı IOS işletim sistemiyle çalışan bir tablete yükleyemediğim için benim robotum deli danalar gibi dolaşmakla kaldı. Halbuki onu önüne engel çıktığında yönünü değiştirecek ya da belli bir rotada gidecek şekilde kodlayabilirdim. Heyecanla programın IOS uyumlu halini bekliyorum.
– Annemin sömestr öncesi sipariş ettiği ama kargodaki yoğunluktan ötürü gecikince Uludağ’a giderken yanımıza alamadığımız Four in a Row adlı oyunu da bol bol oynadık. Amaç tatilde Arda’yla beni oyalamaktı ama olmadı. Portatif olduğu için her yere taşıyabiliyoruz, Arda’yla bir dahaki buluşmamızda oynarız artık. Oyunun amacı; rakipten önce 4 pulu yan yana, üst üste ya da çarpraz olacak şekilde sıralamak ve aynı zamanda rakibin bunu başarmasını engellemek. Online olarak oynamak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
– Bu hafta sonu da cumartesiyi halamlarla dolayısıyla bir sürü kedi köpekle geçirdim. Pazar da Ayşe Bade’yle Kidzania‘ya gittik. Kim bilir kaçıncı gidişim ama yine çok eğlendim. Bu hafta sonunun neşesi de geçen hafta sonunu aratmadı.
– Kütüphaneme Sakar Cadı Vini serisinden 3 kitap daha ekledik; Vini’nin Zaman Yolculuğu, Vini Ormanda ve Vini Altın Arıyor. Serinin diğer kitaplarındaki gibi bunlarda da Vini’nin birbirinden komik dört macerası anlatılıyor. (8-12 Yaş, İş Bankası Kültür Yayınları, 10 TL)
Bir Cevap Yazın