Dün geceyi denizde geçirdik, bu sabah Puerto Rico‘nun başkenti San Juan‘a yanaştık. 🇵🇷
– Limandan bakarken annem “Burası Madrid görünümlü Amerika.” dedi. Binalar tipik İspanyol tarzı, markalarsa Polo Ralph Lauren, Swissotel, CVS vs. 😎
– Burayı da Colomb keşfetmiş ve Puerto Rico (Rich Port) yıllar içerisinde birçok ülkenin hakimiyetine girmiş. İngilizler bile fethetmeye çalışmışlar. En son İspanyollar’da kalmış ve Amerika-İspanya savaşını kaybeden İspanyollar burayı Amerika’ya vermek zorunda kalmışlar. Yani Puerto Rico, Amerikan toprağı. Para birimi USD. Vatandaşlarda 🇺🇸 pasaportu var. Ama olimpiyatlarda kendi ülkeleri adına yarışıyorlar ve 🇺🇸 başkan seçiminde oy kullanamıyorlar. Yönetim sistemi de biraz karışık, şimdi yazması çok uzun sürer.
– Biz şehir turu aldık. Önce otobüsle dolaşıp hiç susmayan rehberimizden Puerto Rico hakkında bilgiler aldık. Sonra devasa bir kaleyi (Castillo de San Cristóbal) gezdik. Epey yüksek surları ve uzun yer altı tünelleriyle çok karmaşık bir yapıydı. “Niye bu kadar kasmışlar?” derseniz; burayı alan tüm Karayip Denizi’ne hakim olduğu için burası çok stratejik bir noktaymış. Dolayısıyla sürekli saldırı alıyormuş. Bu yüzden 1500’lerde kocaman kaleler inşa etmişler.
– Puerto Rico’da 3 ırk yaşıyor: Yerliler, İspanyollar ve ağır işlerde çalışmak üzere getirilen Afrikalılar. Halk çoğunlukla ticaretle uğraşıyor.
– Old town yanında bir de new town var ki tüm Amerikan markaları, otelleri vs. burada. Hilton, Amerika dışındaki ilk otelini burada açmış. San Juan, bölgede New York’tan sonraki ikinci büyük limanmış.
– 2 saatlik şehir turunda görülmesi gereken her yeri gezdik. Çok güzel plajları, endemik bitkiler ve buraya özel hayvanlarla dolu yağmur ormanları (El Yungue), gelgitle oluşmuş bataklığı, kelebek çiftliği, at ve golf klüpleri var. Artık bir dahaki gelişte buraları gezeriz. İstikamet➡tekrar Bahamalar’ın başkenti Nassau.
Bir Cevap Yazın